Afrika’nın Kalbinde: Vahşi Afrika ve Viktorya Şelaleleri

Afrika Turu


SATIN AL

Afrika’nın Kalbinde: Vahşi Afrika ve Viktorya Şelaleleri

15 - 26 Eylül 2025

Equinox Travel olarak bu yıl siz misafirlerimizi Afrika’nın unutulmaz köşelerine davet ediyoruz.

Bir taraftan, dünyanın en etkileyici şelalelerinden biri olan ve Zimbabwe ile Zambiya sınırındaki eşsiz güzelliğiyle Victoria Şelaleleri, bir taraftan kabile yaşamını ve uçsuz bucaksız Botsvana topraklarında vahşi doğanın içinde hangi ağacın arkasından çıkacağını heyecanla beklediğimiz leoparları ya da Namibya’nın Impalila adasını keşfetmet istiyorsanız Equinox Travel olarak siz misafirlerimiz için aşağıdaki programı hazırladık.

Kişi başı fiyat: $3975.-

 

15 EYLÜL SALI

İstanbul’dan gece hareket edecek Etiyopya Havayoluyla olan uçağımız Addis Ababa aktarmalı olarak Zimbabwe’nin Victoria Falls havaalanına hareket. Geceyi uçakta geçireceğiz

1.GÜN / 16 EYLÜL ÇARŞAMBA / VICTORIA FALLS’A VARIŞ VE ŞELALE TURU

Zimbabwe’nin Victoria Falls havalimanına varışımızın ardından, bizi bekleyen aracımızla otelimize transfer ediliyoruz. Otelimize yerleşme ve kısa bir dinlenmenin ardından, dünyanın yedi doğal harikasından biri olan Victoria Şelalelerini keşfe çıkıyoruz. Muhteşem manzaralar eşliğinde gerçekleştireceğimiz yürüyüş turunda fotoğraf makinelerinizle bu büyüleyici manzarayı ölümsüzleştirebilirsiniz.

Tur sonrası otelimize geri dönüyoruz ve gün batımı eşliğinde yemeğimizi alarak Afrika’daki ilk gecemizi doğa ile iç içe bir ortamda noktalıyoruz.

2.GÜN / 17 EYLÜL PERŞEMBE / ZAMBİYA VICTORIA ŞELALESİ & BOTSWANA KASANE – KÖPRÜ TURU

Sabah kahvaltısının ardından, Victoria Şelalesi’nin Zambiya tarafını keşfe çıkıyoruz. “Dumanın Gök Gürültüsü” olarak bilinen bu doğa harikası, Zambiya cephesinden bakıldığında daha yakından suya yaklaşma imkânı sunar ve bambaşka bir perspektiften şelalenin gücünü̈ hissettirir.

Gezi sonrası öğle saatlerinde Botsvana’ya geçiyor ve Kasane’deki otelimize yerleşiyoruz. Kısa bir dinlenmenin ardından, saat 16.00 civarında Zambezi ve Chobe nehirlerinin birleştiği noktada yer alan Kazungula Köprüsü’nü bu kez tekne turu eşliğinde keşfe çıkıyoruz. Dört ülkenin kesişim noktasında bulunan bu etkileyici yapı, Afrika’nın simgesel köprülerinden biri olarak kabul edilir.

Tur sonrası lodge’a geri dönerek akşam yemeğimizi alıyor ve doğanın sesleri eşliğinde dinleniyoruz.

OTELİMİZ: WATERLILLY LODGE 3*

3.GÜN / 18 EYLÜL CUMA / IMPALILA ADASI (NAMIBIA) – CHOBE MİLLİ PARKI KAMP SAFARİSİ

Bugün sabah erken saatlerde kampımızdan ayrılıyor ve botlarımızla Zambezi Nehri’nin kolları arasında yer alan Impalila Adası’na geçiyoruz. Namibya topraklarında yer alan bu eşsiz ada, dört ülkenin birleşim noktasında bulunmasıyla ünlüdür. Yerel rehberlerimiz eşliğinde ada köyünü̈ geziyor, geleneksel yaşamı gözlemliyor ve doğayla iç içe eşsiz fotoğraf kareleri yakalıyoruz.

Öğle saatlerinde tekrar Botsvana topraklarına dönüyor ve Chobe Milli Parkı’na doğru yola çıkıyoruz. Parkın içine ilerledikçe çevremiz vahşi doğanın saf sessizliğiyle sarılıyor. 4x4 safari araçlarımızla, çakıllı toprak yollardan geçerek günün geri kalanını geçireceğimiz vahşi doğa kamp alanına ulaşıyoruz. Burada çadırlarımızı kurduğumuz an, Afrika’nın kalbine gerçekten adım attığımızı hissediyoruz. Ne çit var ne de elektrikli bariyer... Sadece siz, ateşin çıtırtısı ve uzaklardan gelen aslan kükremeleri.

Gün batımına doğru gerçekleştireceğimiz safari turunda, filleri, bufaloları ve ormanların gölgesinden süzülen büyük kedileri gözlemleme şansımız olacak.
Akşam olduğunda, kamp ateşi etrafında toplanıyor, gökyüzünü delen binlerce yıldızın altında yemeğimizi yiyoruz. Etrafta sadece doğanın sesleri: cırcır böcekleri, gece kuşları, uzaktan gelen fillerin homurtusu... Ve siz, bu seslerin tam ortasında Afrika'nın derinliğini hissediyorsunuz.

Bu gece, medeniyetin ışıklarından uzak, gerçek Afrika’da, doğanın tam kalbinde uyuyacağız.

4.GÜN / 19 EYLÜL CUMARTESİ / SAVUTİ – KAMP SAFARİSİ

Sabahın erken saatlerinde, Chobe Milli Parkı’ndaki kampımızdan ayrılıyor ve yaban hayatın hâlâ kurallarını kendi koyduğu topraklara, Savuti bölgesine doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca çevremiz giderek daha ıssız, daha sessiz ve daha vahşi bir hâl alıyor. Araçlarımız tozlu patika yolları aşarken, zaman zaman yolda fillere, kartallara ve yalnız dolaşan antiloplara rastlıyoruz.

Savuti, doğanın en ham haliyle hüküm sürdüğü, vahşi yaşam belgesellerinin vazgeçilmez sahnesi... Kurumuş nehir yatakları, dramatik manzaralar ve etkileyici sessizlik burada bir araya gelir. Bu topraklar aynı zamanda yırtıcılar diyarıdır; aslanlar, leoparlar ve sırtlanlar, burada avlarını sabırla izler. Özellikle Savuti, belgesellerde sıkça gördüğümüz aslanların fil avladığı nadir bölgelerden biridir.

Safari sırasında ayrıca bu bölgede, zarif bir çitanın gölgeler arasından süzülüşüne, ya da çöl rüzgarları arasında başını dimdik taşıyan bir devekuşuna rastlama şansımız da vardır. Her an bir çalının ardından çıkan bir yırtıcı ya da ufukta beliren uzun boyunlu bir siluet heyecanımızı doruğa çıkarabilir.

Öğleden sonra kamp alanımıza ulaşıyor, kısa bir dinlenmenin ardından 4x4 araçlarımızla Savuti’nin gizemli dünyasına dalıyoruz. Doğa burada gösterişsiz ama büyüleyici. Her göz teması, her ayak izi, bize vahşi yaşamın izlerini fısıldar.

Gün batımının altın ışıkları kamp alanımıza dönerken yolu aydınlatıyor. Akşam kamp ateşimiz yakılıyor, alevlerin dansı ve gece kuşlarının sesleri eşliğinde yemeğimizi yiyoruz. Gecenin sessizliği içinde, sadece vahşi doğanın kalp atışlarını dinliyoruz.

GECELEME, SKL KAMP ALANIMIZDA. (SAVUTİ BÖLGESİ İÇİNDE)

5.GÜN / 20 EYLÜL PAZAR / OKAVANGO DELTASI – KHWAI BÖLGESİNE GEÇİŞ VE KAMP SAFARİ

Bugün, güne kamp ateşimizin son kıvılcımlarıyla veda ederek başlıyoruz. Kahvaltının ardından Savuti’nin tozlu yollarını geride bırakıyor, Okavango Deltası'nın doğu sınırında yer alan Khwai bölgesine doğru büyülü bir yolculuğa çıkıyoruz.

Yol boyunca manzara yavaş yavaş değişiyor... Kurak toprakların yerini yeşil bataklıklar, serin ağaç gölgeleri ve kuş cıvıltılarıyla dolu nehir kıyıları alıyor. Khwai, suyun hayat verdiği bir doğa sahnesi; burada her köşeden yaşam fışkırıyor. Suların yakınında bekleyen balık kartalları, suya eğilmiş fil sürüleri, ve göl kenarında dikkatle bekleyen yırtıcılar bu bölgeye özgü eşsiz görüntüler sunuyor.

Kamp alanımıza vardıktan sonra kısa bir dinlenme sonrası, 4x4 araçlarımızla Khwai’nin sulak alanlarını ve yoğun ormanlarını keşfe çıkıyoruz. Bölgenin zenginliği inanılmaz:

Yaban köpekleri sürü halinde av peşinde, su aygırları yavaşça nehirde ilerliyor, zürafalar

zarafetle ağaçların arasında süzülüyor. Dikkatli gözler, ağaçların gölgesinde pusuya yatmış bir leopar bile yakalayabilir.

Bu safari, sadece hayvanları görmek değil, doğanın nefesini dinlemek gibidir. Sessizlikle izlemek, kokusunu duymak ve vahşi ritmi içimizde hissetmek...

Akşam olduğunda, kamp alanımıza dönüyoruz. Güneş, deltadaki ağaçların arasından yavaşça çekilirken, gökyüzü turuncudan mora boyanıyor. Kamp ateşimiz yakılıyor ve hep birlikte günün heyecanını paylaştığımız o sıcak çember kuruluyor.

GECELEME, CANDLES VACATION CAMP

6.GÜN / 21 EYLÜL PAZARTESİ / MOREMİ GAME RESERVE – KHWAI BÖLGESİNDE TAM GÜN SAFARİ

Bugün alarmımız yok... Çünkü doğa bizi kendi sesiyle uyandırıyor. Ağaçların yaprakları arasından süzülen sabah ışığı, ötüşen kuşlar, uzaktan gelen su aygırı homurtuları... Khwai’de bir sabah, doğanın senfonisidir.

Kamp kahvaltımızın ardından, Moremi Yaban Hayat Rezervi sınırları içerisinde yer alan Khwai bölgesinde tam günlük bir 4x4 safariye çıkıyoruz. Bugün direksiyon, zaman ve sınırlar doğaya ait. Rotalarımız sabit değil; suyun akışına, hayvanların göçüne ve izlerin bizi götürdüğü yerlere göre değişiyor.

Okavango Deltası'nın bu kuzeydoğu ucunda, bataklık alanlar, açık çayırlıklar, yoğun orman şeritleri ve su yolları arasında ilerliyoruz. Her an farklı bir sürpriz karşımıza çıkabilir. Bir anda, bataklıkta yüzen su aygırlarını, kenarda sinsice bekleyen bir timsahı, ya da ağacın gölgesine sığınmış bir leoparı gözlemleyebiliriz.

Özellikle bu bölge, yaban köpeklerinin avlandığı, aslan sürülerinin iz sürdüğü, fil ailelerinin nehir geçişi yaptığı nadir alanlardan biridir.

Öğle yemeğimizi, gölgeli bir ağacın altında doğanın içinde alıyoruz – buna burada “bush lunch” deniyor. Sadece biz, kuş sesleri ve uçsuz bucaksız yaban.

Günün sonunda kamp alanımıza geri dönüyor, tozlu ama mutlu bir şekilde çadırlarımıza yerleşiyoruz. Yüzümüzde safari güneşinin sıcaklığı, içimizde doğanın ritmi.

GECELEME, CANDLES VACATION CAMP

7.GÜN / 22 EYLÜL SALI / MOKORO ILE SAFARİ – OKAVANGO DELTA

Öğleden sonra safariye kaldığımız yerden devam ediyoruz. Belki bir kartal yuvası, belki yavrubir zebra, ya da belki sadece o nefes kesici sessizlik... Bu bölgede sessizlik bile konuşur, yeter ki kulak verin. Bugün, Afrika’nın kalbinde olmanın ne demek olduğunu tam anlamıyla hissedeceğiz.

Sabah kahvaltımızın ardından, motor sesi olmayan, tamamen doğanın ritmine teslim olduğumuz mokoro safari deneyimi için hazırlanıyoruz. Mokoro, geleneksel bir oyma kano... Rehberlerimiz bizi, uzun sırıklarla yönlendirerek Khwai Nehri’nin durgun ve dar kanallarında sessizce gezdiriyor.

Bu sessizlik, sadece bir ulaşım değil; bir meditasyondur... Suyun üzerindeki yansımanız, nehir sazlıklarının arasından yükselen kuş sesleri, nilüfer çiçeklerinin arasından süzülen ay ışığı gibi hafif bir ışık... Etrafınızda yalnızca su aygırlarının uyarı homurtuları ve belki uzaktan bir balık kartalının çığlığı.

Mokoro, Okavango Deltası’nın ruhunu tam kalbinden hissettiren bir yolculuktur. Göz göze geldiğiniz bir balıkçıl kuşu, gözünüzün önünden geçen bir su yılanı ya da sazlıkların içinden sessizce geçen bir timsah... Her biri doğanın fısıltılarıdır.

Öğle saatlerinde kamp alanımıza dönüyor, yemeğimizi alıp dinleniyoruz. Dileyen misafirlerimiz öğleden sonra kısa bir yürüyüş aktivitesine katılabilir veya göl kenarında delta manzarasının tadını çıkarabilir.

Akşam olduğunda, Khwai’deki son kamp gecemize hazırlanıyoruz. Bu geceyi özel kılan sadece vedamız değil, aynı zamanda yıldızların altında yaşayacağımız son ateş çemberi... Rehberlerimizin hikâyeleri, safari boyunca yakaladığımız karelerin paylaşımı, ve ateşin çıtırtısına karışan iç sesimiz...

GECELEME, CANDLES VACATION CAMP

8.GÜN / 23 EYLÜL ÇARŞAMBA / HWAI’DEN MAUN’A – HAMBUKUSHU KÜLTÜREL KÖYÜ ZİYARET

Bugün Okavango Deltası'nın kalbinden yola çıkarak, kültür ve insan hikâyeleriyle buluşmaya gidiyoruz. Sabah saatlerinde Khwai’deki kamp alanımızdan ayrılıyor ve Botswana’nın güneybatısında yer alan Maun şehrine doğru yolculuğa başlıyoruz. Bu yol, doğadan kültüre uzanan bir geçiştir... Ağaçların arasından düzlüklere, bataklıklardan toprak köylere geçiyoruz.

Yol üzerinde, Hambukushu halkının yaşadığı geleneksel kültürel köyü ziyaret ediyoruz. Bu köy, bölgedeki yerli halkın yaşamını, inançlarını, el sanatlarını ve gündelik ritüellerini görmek için eşsiz bir fırsattır.

Özellikle sepet işçiliği bu halkın en özgün zanaatıdır. Hambukushu kadınları, kamış, palmiye lifi ve saz gibi doğal malzemeleri kullanarak tamamen el emeğiyle yaptıkları sepet örme sanatıyla tanınırlar. Bu sepetler yalnızca pratik birer eşya değil, aynı zamanda nesilden nesile aktarılan birer kültürel mirastır..Köyde bu süreci izleme, dokunma ve dileyenler için sepetlerden satın alma imkânı da sunulmaktadır.

Ayrıca geleneksel evler, günlük yaşam düzeni, yerel danslar ve ritim gösterileriyle zenginleşen bu ziyaret, bir müze değil, yaşayan bir kültür alanı gibidir. Burada her gülümseme, her el hareketi, Afrikalı bir topluluğun kimliğine açılan bir pencere olur.

Ziyaretin ardından yolculuğumuza devam ederek Maun’a ulaşıyoruz. Şehir, Okavango Deltası’nın kapısı sayılır ve biraz daha modern, ama yine doğayla iç içe bir atmosfere sahiptir. Gün sonunda otelimize yerleşiyor, sıcak bir duş, yumuşak bir yatak ve sakin bir akşamla safari dolu günlerimizin yorgunluğunu geride bırakıyoruz.

GECELEME, CROCODILE CAMP LODGE 4*

9.GÜN / 24 EYLÜL PERŞEMBE / MAKGADİKGADİ PAN – PLANET BAOBAB & MOTORBIKE MACERASI

Bugün rotamız bizi Okavango’nun hayat dolu sularından, doğanın başka bir yüzüne; kurak ama büyüleyici Makgadikgadi Tuzlaları’na götürüyor. Sabah kampımızdan ayrılırken, arkamızda cıvıl cıvıl sulak alanları bırakıyor, göz alabildiğine düz, bembeyaz, çölü andıran bir sonsuzluğa doğru yol alıyoruz.

Öğle saatlerinde varıyoruz: Planet Baobab. Devasa baobab ağaçlarının gölgesinde kurulu bu kamp, hem çölün hem de kültürün nabzını tutar. Burada atılan her adım, doğayla uyumun bir işaretidir. Baobabların binlerce yıllık gövdeleri arasında dolaşırken zaman kavramı yavaşlar Günün en heyecan verici kısmı öğleden sonra başlıyor: motorbike ile tuz çölüne çıkıyoruz!

Lastiklerimizin altındaki zemin bir tablo gibi beyaz, gökyüzü ise sınırsız bir mavi. Gaz kolunu çevirdiğimiz anda içimizdeki çocuk uyanıyor. Rüzgar yüzümüzde, ufuk önümüzde... Makgadikgadi Tuzlaları'nın tam ortasında, hiçbir yol yok – çünkü burada yönü doğa belirler. Sadece biz, makinelerimiz ve özgürlük. Bir süre sonra duruyoruz. Sessizlik o kadar yoğun ki, kendi nefesin bile bir yabancı gibi kulağına çarpıyor. Çölün ortasında, tam anlamıyla dünyanın geri kalanından kopmuş durumdayız. Dileyen misafirlerimiz için tuz çölünün tam ortasında, gökyüzünün altında uyuma deneyimi sunuluyor. Ateş başında, Afrika yıldızlarının altında hikâyeler anlatılıyor, kahkahalar duyuluyor, bazen de sadece sessizlik konuşuyor

Bir fili uzaktan izlemek bir şeydir, ama göz hizasında sessizce aynı havayı solumak, işte bu eşsizdir.

Öğleden sonra kamp alanında serbest zamanımız var. Gözlem yapmak, fotoğraf çekmek veya sadece sessizce oturup doğayı dinlemek... Burada her an, insanın içine işleyen bir farkındalık yaratır.

10.GÜN / 25 EYLÜL CUMA / ELEPHANT SANDS – MİRKETLER VE FİLLER ARASINDA KAMP

Sabah gün doğmadan uyanıyor, bu kez güne neşeli ve meraklı bakışlarla başlıyoruz. Planet Baobab çevresinde yaşayan mirket kolonileri, sabah güneşinin ilk ışıklarıyla yuvalarından çıkıp etrafa bakınmaya başlıyorlar. Rehber eşliğinde, sessizce sevimli canlıları doğal ortamlarında gözlemliyoruz Birbirlerini kollayan, ayakta dikilerek çevreyi tarayan, arada bir şakalaşan mirketler, adeta bir doğa tiyatrosu sergiliyor.

Gözlem sonrası kamp alanına dönüyor, kahvaltımızı yaptıktan sonra çöl sessizliğini geride bırakıp Kuzey Botswana’nın kalbine, fillerin ülkesine doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca Makgadikgadi'nin tuzla kaplı düzlüğü yerini, çalılıklarla çevrili doğal koridorlara bırakıyor. Gittikçe daha vahşi, daha izole bir coğrafyaya ilerliyoruz.

Öğle saatlerinde ulaşıyoruz: Elephant Sands. Bu kamp alanı, bildiğiniz tüm kamp alanlarını unutturacak cinsten. Çit yok. Bariyer yok. Sadece siz ve filler...Ortasında büyük bir doğal su birikintisi bulunan bu açık alana, vahşi fil sürüleri gün boyu özgürce gelir ve gider. Çadırınızın hemen birkaç metre ötesinde, devasa bir fil hortumuyla su içiyor olabilir. Bu, belgesel değil, bu, gerçek.

Burada insan, doğaya misafir olduğunu tam anlamıyla hisseder. Kamp alanında belirli kurallara göre hareket etmek gerekir çünkü burası, hayvanlara ait bir topraktır. Ama işte tam da bu nedenle, doğayla kurulan bağ tarifsizdir. Bir fili uzaktan izlemek bir şeydir, ama göz hizasında sessizce aynı havayı solumak, işte bu eşsizdir.

Öğleden sonra kamp alanında serbest zamanımız var. Gözlem yapmak, fotoğraf çekmek veya sadece sessizce oturup doğayı dinlemek... Burada her an, insanın içine işleyen bir farkındalık yaratır.

Gün batımında kamp ateşimiz yanıyor. Gökyüzü, Afrika’ya özgü o dramatik kırmızıya, filler hâlâ su kenarında... Gece boyunca zaman zaman çadırımızın yakınından geçen ayak sesleri, homurtular ya da ağaç yapraklarının hışırtısı , doğanın gece fısıltıları…

GECELEME, ELEPHANT SANDS LODGE

11.GÜN / 26 EYLÜL CUMARTESİ / KASANE – VEDA & HAVAALANI TRANSFERİ

Bugün turumuzun son sabahı...

Elephant Sands’teki kampımızda gözlerimizi açtığımızda, belki de son kez fillerin ayak seslerini duyuyoruz.
Kahvaltımızı yaparken, bir yandan bu rüya gibi geçen günleri hatırlıyor, bir yandan da Afrika’nın doğasına içimizden teşekkür ediyoruz. Ardından çadırlarımızı toplayarak Kasane’ye doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca pencereden dışarıya baktığınızda, tanıdık manzaralar size göz kırpıyor: uçsuz bucaksız savanlar, yolda yürüyen fillerin gölgesi, termit tepeleri, kuşlar...

Bu, yalnızca bir dönüş değil; yaşanmışlıkla dolu bir yolculuğun kapanışı. Her adımınızda yeni bir iz bıraktınız... Artık siz de Afrika’nın bir parçasısınız.

Öğle saatlerinde Victoria falls Havalimanı’na varıyoruz.
Vedalar her zaman zordur ama bu kez içimiz biraz daha dolu, çantalarımız ise sadece eşyalarla değil; anılarla, dostluklarla ve doğanın sesiyle yüklü̈...

TUR BOYUNCA SUNULAN HİZMETLER & GÜVENLİK BİLGİLENDİRMESİ

Ücrete Dahil Olan Hizmetşer

Ücrete Dahil Değildir

    Notlar:

Kamp safari programımız süresince, siz değerli misafirlerimize unutulmaz, konforlu ve güvenli bir vahşi doğa deneyimi sunmak için sahada tam donanımlı bir ekip hizmet vermektedir:

Kamp safarilerimiz, uzun yıllardır aynı bölgelerde güvenle uygulanan, profesyonelce planlanmış programlardır.


Her kamp alanı, doğanın kalbinde ama güvenli bölgelerde konumlandırılır. Yaban hayat ile mesafeli ve saygılı bir ilişki içinde konaklama sağlanır.

Kamp safarisi başlamadan önce, tüm katılımcılarımıza rehberler tarafından kapsamlı bir güvenlik bilgilendirmesi yapılır. Bu bilgilendirme şunları kapsar:

Bu kurallar hem misafir güvenliği hem de vahşi yaşamın korunması açısından hayati önem taşır.

Not: Tüm kamp safarilerimiz, deneyimli rehberler, disiplinli planlama ve sahada uygulanan sıkı güvenlik prosedürleri sayesinde tamamen güvenlidir. Her detay, misafirlerimizin konforu ve güvenliği düşünülerek tasarlanmıştır.

SAĞLIK BİLGİ FORMU (TARAFIMIZDAN VERİLECEKTİR)
Tur programımıza katılacak misafirlerimize, gıda alerileri, kronik rahatsızlıklar, özel ilaç kullanımı ve diyet tercihleri gibi bilgileri içeren kısa bir sağlık formu tarafımızdan iletilecektir.

Bu formun, seyahatten en az 1 hafta önce doldurularak tarafımıza geri gönderilmesi zorunludur. Bilgiler yalnızca güvenlik ve acil durumlara hazırlık amacıyla kullanılacak, gizlilikle korunacaktır.

 

Başvuru için: [email protected] / + 90 541 625 11 47 / WhatsApp

Equinox Turları